Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günümüz Kutlu Olsun!

Biyolojik çeşitlilik, genlerin, tüm canlı türlerinin ve ekosistemlerin çeşitliliğinin bütünüdür. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için yaşadıkları çevrede, temiz su ve havanın, verimli toprakların, besinlerin karşılanması biyolojik çeşitlilikle sağlanmaktadır. Biyolojik çeşitlilik arttıkça o çevrenin ekolojik hizmetleri de o oranda artar. Bu artış biyolojik çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli etkileşimin gerçekleşmesi durumunda geçerlidir.

İstanbul ortalama 2200 bitki türünü barındırması ile tek başına İngiltere dâhil olmak üzere Avrupa’daki birçok ülkeden daha çok bitki çeşitliliğine sahiptir. Kıyı kumulları, sulak alanları ve kayalıklarıyla küresel ölçekte 7 tane Önemli Bitki Alanı bulunmaktadır.

Zengin bitki çeşitliliğinin beraberinde getirdiği ve sahip olduğu coğrafi konum ile İstanbul, Afrika ile Avrupa arasında en önemli kuş göç yollarına da sahiptir. İstanbul Boğazı’nda on binlerce yırtıcı kuş görebilmemiz mümkündür. Sürüngenler, Kuşlar ve Memeliler açısından zengin hayvan varlığımız bize gelecek nesillerin bir emanetidir.

Çarpık kentleşmenin ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle oluşan biyoçeşitlilik kaybını önlemek, ekosistem bütünlüğünü koruyarak biyolojik çeşitliliğin devamını sağlamak ve yaşadığımız kentin eşsiz doğal ve kültürel değerlerine sahip çıkmak için tüm park ve yeşil alanlarımızda belirlediğimiz stratejiler ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Fotoğraflar: Emrah Çoraman ve Zeynel Arslangündoğdu

İstanbul Boğazı iki denizin birleştiği olağanüstü karmaşık bir deniz ekosistemiyle, İstanbul’u su altı canlılığı açısından oldukça özel kılıyor. Şehrin kuzeyini çevreleyen az tuzlu ve besin dolu Karadeniz Sığ sularda hâkimken, derinlik arttıkça tuzlu ve sıcak Akdeniz burada son noktasına ulaşıyor. Karadeniz’den gelen besin dolu bir toz bulutu Marmara Denizi’nin Akdeniz katmanında yaşayan canlılar için çok değerli.

Denizlerin Yağmur Ormanı olarak adlandırılan mercanlar, akıntının getirdiği besinlerle koloniler oluşturuyor ve zengin ekosistemler oluşmasına olanak sağlıyor.

İstanbul’un olağanüstü su altı zenginliği, nesli tehlike altında olan denizatlarına ve Pina midyelerine de ev sahipliği yapıyor.